Belçika'daki Eylem Örneği Üzerinden Kısa Çıkarsamalar
Mart 2019 | Sayı 01 | Sayfa 04
Mustafa Özaydın
       
           

Belçika'daki Eylem Örneği Üzerinden Kısa Çıkarsamalar: Benzeri Burada da Olabilir Mi?

           

Çevre sorunlarını önemsemek için gündelik ve kısa vadeli sorunların sona ermesi mi gerekir? Bu gibi problemlere karşı duyarlılık ancak ve ancak belirli birinci dünya ülkelerinin mensubu yahut belirli gelir seviyesinin üstündeki bireylere mi mahsustur? Daha açıkça sormak gerekirse fakirler ve insan popülasyonunun çoğunluğunu oluşturan orta sınıf; kısa vadeli olmayan, menfaatine doğrudan hizmet etmeyen özellikle finansal açıdan ona katkı vermeyecek çözümleri önemseyebilir mi? Yani şunu soruyorum; geleceği düşünmek için bugünün bütün sorunlarını çözmüş olmamız gerekir mi? Öncelikle doğrudan alâkalı olmasa da Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’ne bir göz atmak faydalı olacaktır. Dünya’nın içinde bulunduğu sorunlar temelde bu hiyerarşide yer almaz. Çünkü bu hiyerarşi bireyin ihtiyaçlarını içerir. Başka deyişle dünya meseleleri bireyi doğrudan alakadar etmez. Lakin hem insanlığın hem de onun temeli olan bireyin bağlamı yani yaşam noktası olan Dünya ve onun sorunları elbette bireyi ilgilendirir yahut ilgilendirmelidir. Gerek bazı bireylerin gerek bazı grupların bu meseleleri göz ardı etmelerinin ardında yatan nedenler neler olabilir? Öncelikle insan ömrünün böylesi uğraşlar için kısa olması olabilir.

                           

Tek başına yahut az sayıda kişiyle bir şeyleri değiştirmenin zor olması olabilir. “Başkaları uğraşsın, bana zararı yok, ben cebime girene bakar geçer giderim, Dünya’nın gördüğü zarar beni etkilemez, bana ulaşana kadar ben bu Dünya’dan göçmüş olurum.” düşüncesi olabilir. Başka gündelik sorunları esas alarak ona gelene kadar bunlar var denilebilir yahut bir şeyler yapılmasını isteyecek bilince sahip bulunulmayabilir ya da bu bilince sahip bulunulsa da başka çekinceler hasebiyle dışa vurulamıyor olabilir. Basit bir örnekle elbette malî olanaklarını önemseyen bireylerin tutumları yanlış değildir. Yani enflasyon, faiz oranları, döviz kurunun yükselişi, asgari ücret gibi meselelerin dünya meselelerine karşı öncelenmesi anlayışla karşılanabilir. Lakin bu hemen herkesin siyaseti anbean takip ettiği şu günlerde; mitingler, parti içi anlaşmazlıklar ve vaatleri yansıtan medyanın ve sabahtan akşama kadar günlerini bunlarla heba eden insanların tutumlarını anlaşılır kılmıyor. Elbette ki kim tarafından yönetildiğin önemli bir mevzudur; lakin sormama izin verin: Küresel ısınma ve bozulan ekosistemler yerel seçimlerden daha mı önemsiz? Hangi şartlar altında yaşarsa yaşasın her insan bakışlarını dünyaya çevirebilir meğerki hipnoz ve baskı altında bulunsun.

NOT: Bireysel hatta ülkesel değişimler bile dünyanın çevre sorunlarının çözülmesi için yeterli değildir. Daha az su kullanmak gibi tasarruf önlemleri faydalı olsa da o denli önem arz etmemektedir ve büyük sanayi kompleksleri ve şirketlerinin verdikleri zararın yanında devede kulaktır. Sorunların çözümü ancak ve ancak sanayinin verdiği zararı kısıtlayacak dünya çapında bir kamuoyunun elindedir. Yoksa birtakım liderlerin insafına kalarak bir şeylerin iyiye gidişini ummak boşunadır.

               
                   

Mustafa Özaydın