Akıntının Dışında ve Ortasında
Ocak 2023 | Sayı 19 | Sayfa 02
Mustafa Özaydın

Akıntının Dışında ve Ortasında

Yeni filmleri, dizileri, kitapları takip etmeye hepsini tüketip yorumlamaya eski beri pek istekli değilim, seneler içinde bu isteğimde artış olsa da tek nedenin kendi isteksizliğim olmadığını fark ettim. Üretimin çokluğu ve yoğunluğunun da ötesinde bir akışın içinde olmak ve geri kalmamak arzusuyla hareket ediliyor gibi hissediyorum oysa ben bunu hiç hissetmedim dahası bu akış bilimsel bir ilerleyiş olmadığından daha az yanlışa doğru da değil, benim kendi gündemimde de bir akış var bu mevcut gündemlerden yalıtılmış değil zaten olması da düşünülemez ama örneğin bu yılın popüler kitaplarının temaları ve anlatım şekillerini merak ediyorum; bende bir roman üzerinde çalışıyorum ve öyküler yazıyorum ama bunların yayınlanmasını isteyen arzum beni güncel edebiyatı amansızca takibe pek itmiyor, soru itmeli mi? Alejandro Zambra’nın okumadığım “Okumamak” kitabındaki gibi okumadığım kitapların eleştirilerini okuyup haz almayı seviyorum, “Meh, bunu mu anlatıyormuş geç” demek bir zevk. Ama örneğin Kıyamet Emeklisi’ni okumadım, Latife Tekin’in yeni kitabını ve hiçbir kitabını okumadım, Dirmit’i izlemedim, Triangle of Sadness’ı izlemedim, bunlar bildiklerim ve merak ettiklerim bir de hiç bilmediklerim var, bu takip işini yazılarımı yolladığım dergilerde yapmaya gayret ediyorum; dergilerin geneli iyi olmadığı için biraz daha eli yüzü düzgün olanları tespite çabalıyorum ya da yayınlananlarla kendimi kıyaslıyorum. Formülüze işler de var. Geçenlerde Notos’ta Gabriel Garcia Marquez’in tavsiyelerini okudum; en iyi bildiğin şeyi yaz, akıcı olsun ve insanı yakalayan bir başlangıcı olsun minvalinde tavsiyeler. Trendi yakayamama endişem yok, kendi türkümü söyleme arzum var neler olacağını göreceğiz.

-Mustafa Özaydın