Gülmek Bir Halk Gülebiliyorsa Gülmektir?
Temmuz 2022 | Sayı 14 | Sayfa 04
Mustafa Özaydın

Gülmek Bir Halk Gülebiliyorsa Gülmektir?

“Bir yanda hayat felsefesi “ye iç eğlen,yarın öleceğiz nasılsa” cümlesiyle özetlenebilecek olanlar var, bir yanda kendime çok daha yakın hissettiğim “yarın öleceğiz” diyenler.”[1]

“İnsanların gülüp eğlenerek rahatlama ihtiyacının farkında olan, hatta toplumdaki aksaklık ve tıkanıklıkları bu yolla hafifletmeye çalışan bazı ülkelerde bu amaç doğrultusunda festivaller ve çeşitli eğlence etkinlikleri düzenlenir. Ne var ki, yalnızca maddi olarak değil kültürel olarak da yoksullaştırılıp yozlaştırılan ülkelerde çeşitli etkinlikler düzelse bile bu organizasyonlar çoğu zaman insanları gülüp, eğlendirip, rahatlatmaktan uzak kalır. Oysa insan nihayetinde mutlu olmak için yaşar; yaşamın karşısına çıkardığı zorlukları, endişeleri, korkuları, üzüntüleri gülüp eğlenerek bir nebze olsun hafifletmeye çalışır. Bu duyguyu yaşayamadıkça içten içe sıkıntıları ve öfkesi artar.”

Sosyalleşmeye ve eğlenmeye duyulan ihtiyaç baki olsa da istediğimiz acıları unutmak değil acıların tamamiyle ortadan kalkmasıysa bu aksaklıkları az da olsa unutmamız değil her gün görmemizde bir beis yoktur, dünya ve ülkede emekçiler Eagleton’un dediği gibi iki tarafa ayrılmış durumda, acılarını ve sömürülmelerini eğlenerek bir nebze unutmaya daha da ileride cumartesileri sarhoş olup pazarları ayılmaya çalışarak yeni haftaya başlayabilenler, uyuşturucunun, özellikle yüksek performans beklentisi ve çalınan hayatları yaşamak arzusuyla uyarıcıların giderek artan kullanımıyla onları etkisi altına alan kaçışçılık;

Millet Jean - François Man with a Hoe

“Ben tersanede çalışıyordum. Yaptığım iş çok ağırdı, hafta sonları sosyalleşmeye enerjim kalmıyordu. Tersaneden bir arkadaşım bana metamfetamin verdiğinde iş yorgunluğunu bu şekilde atabileceğimi fark ettim.”*

diğer yanda da bugünleri ve yarınları çalınırken ellerine konulan dinden başka morfin olmadan her gün sabahtan akşama gövdesi biçilenler, istediğimiz insan gibi yaşamaksa eğlenmenin kavgadan kaçılmayan aksine bir araya geldiğimiz bir yolunu inşa etmeliyiz.

“Sorunlar yumağının her geçen biraz daha düğümlenip karmaşıklaştığı, acının her türlüsünün harman olduğu bu coğrafyanın insanı günümüzde gülüp eğlenerek rahatlamaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyarken, bu ihtiyacını karşılayamadığı oranda patlayıcı maddesi öfke olan bir bombaya dönüşüyor. Bu biriken enerji tıpkı yıllardır beklenen büyük deprem tehdidi gibi her geçen gün daha tehlikeli bir hale evriliyor. Bu noktada belki de yapılması gereken şeylerden biri de inadına gülmek ve eğlenmek için bahaneler bulmak çünkü kahkaha kitlelerin köleleştirilmeye çalışıldığı bozuk düzenlere karşı direnişin en güçlü simgelerinden biridir.”

Türkiye’deki ekonomik krizin ve her geçen gün ağırlaşan sömürünün bir sosyal patlama yaratacağı bir endişe değil bir umut olmalıdır, son raddesine patlama noktasına gelmeyen sorunlara dönme onları hafifletme isteği, eziyet verici koşullara tahammül ederek acıyı yeniden sürdürülebilir kılma isteğidir. Endişe edilmesi gereken ufukta görülen bu patlamanın ve giderek artan öfkenin örgütlenme biçimidir, yapılması gereken sadece Türkiye’de değil tüm dünyada, faşizme her geçen gün eskisinden daha fazla prim verilen, yabancı ve azınlık düşmanlığının artarak düzenden saptırılan öfkenin, bu krizin ve bundan önceki krizlerin sorumlusu olan düzene ve her geçen gün bizden çaldıklarıyla zenginleşen burjuvaziye yönelmesini sağlamak ve sınıf siyasetini gerçek bir alternatif olarak sunmaktır.

[1] İyimser Olmayan Umut- Terry Eagleton
*https://www.dijitalhabitat.com/turkiyede-artan-bir-uyusturucu-problemi-metamfetamin/

- Mustafa Özaydın

Jules Breton - Shepherd’s Star